“Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”

Collins Dictionary 2022’nin kelimesini “permacrisis” yani “kalıcı kriz” olarak açıkladı. Salgının üzerine savaş, ardından yüksek enflasyon, politik istikrarsızlıklar ve doğal afetler de gelince insanların ruh sağlığı belki de daha önce hiç bozulmadığı kadar bozuldu. “Permacrisis” diye buna diyorlar. Ürün, enerji ve kira fiyatlarındaki iki üç kat artışlar herkesin hayatında büyük zorluklara yol açtı. Hayatın gerçeklerinden “online”a kaçayım diyenleriyse algoritmaların yankı odaları dışında sosyal medya yasakları bekliyordu. Tüm bunlar insanların herhangi birine, kuruma veya ülkesine güven duygusunu neredeyse yok etti. Gelecek planları alt üst oldu. Ama insanın en büyük özelliği “adapte olmak”tır. Yeni şartlar yeni bakış açıları doğurur, alternatif fikirler ortaya çıkar. Ait olmak istediğin topluluklar değişir. Yapay Zekâ destekli sanat ve bu eserler etrafında oluşan yeni topluluklar, artık pek de sosyal olmayan sosyal platformların daha anlamlı yeni versiyonları. Midjourney’in Discord üzerinde yer alması tesadüf değil. Dall-E ve Midjourney’de her gün 2 milyon imaj yaratılıyor. Takipçilik, bir şeyleri birlikte üretmeye ve şekillendirmeye evrilen bir katılımcılık haline geldi. Artık herkes az bir çaba ile makul kalitede içerik üretebiliyor, yaratıcılık sergileyebiliyor. ChatGPT’nin ortaya çıkması ise doğru ve yararlı metin oluşturabilme alanında yeni ve büyük bir sıçramaya işaret ediyor. Şarkı sözü yazan, beste yapan Jarvis, Jukebox gibi farklı network’ler de var. Burada markaların, kullanıcılar tarafından üretilen yaratıcı içeriklerle ilgili ne yapacaklarını ve nasıl bir etki yaratacaklarını çözmesi gerekecek.

Trendlere gelirsek; sürdürülebilirlik mega trend olmaya devam edecek. NFT’ler spekülatif yatırımlardan çok, topluluk, sadakat, sanatı destekleme gibi daha gerçek kullanımlara dönüşecek. TikTok sadece videoda değil, e-Ticaret’te de yıkıcı bir güce evrilecek. Otomotiv, mücevherat, mobilya gibi ana sektörlerin online’a geçiş süreci hızlanacak. Fortnite, GTA, Minecraft gibi oyunlarda zaten deneyimlenen Metaverse, AR ve VR pazarı yaygınlaşana kadar demlenmeye ve kendi eco sistemini yaratmaya devam edecek. Blockchain tabanlı bir dünyada kullanıcılar kişisel verilerini korumakla kalmayacak, belki de etkileşim halinde olduğu markalara satacak, bedava ürün olarak değerlendirecek. Bunun hâlâ vakti var. Dijital yayın platformları şifre paylaşımına kısıtlama getirerek herkesi kızdırabilir. Ayrıca reklam destekli daha ucuz bir abonelik sistemini de bekleyebiliriz. Tüm platformlarda video tüketiminin artması reklamcılıkta da yeniliği tetikliyor. Yaratıcılıkta çıtayı yükselten prodüksiyon şirketleri, içeriğe akıllıca yerleştirilmiş marka-ürün kullanımı için farklı fikirlere aç olmalı.

Elbette bir de madalyonun öteki yüzü var. Konda’nın 2022 gençlik araştırmasından çıkan sonuçlar korkutucu (17-30 yaş). Araştırmaya göre, gençlerin yüzde 59,3’ü en öncelikli ihtiyaçlarının burs desteği olduğunu söylerken, yüzde 54,2’si psikolojik desteğe, 32,4’ü bilgisayara, 31,5’i kitaba ihtiyaç duyduğunu dile getiriyor. Katılımcıların yaklaşık 3’te 1’i kitap, dergi, çevrim içi kültür-sanat içerikleri için para harcamıyor. Yüzde 42,5’i ise tiyatro, sinema gibi aktivitelere para harcamıyor veya harcayamıyor. Katılımcıların yüzde 37’si ailesinden herhangi bir harçlık almıyor. Yüzde 44,7’sinin kendisine ait bir odası bulunmuyor. Yüzde 66’sı mobil internete ve sadece yüzde 64,5’i bilgisayara sahip. Yüzde 81,6’sı imkânı olsa yurtdışında yaşamak istediğini söylüyor. Parası, bilgisayarı, odası, hatta hayalleri bile olmayan bir gençliğe metaverse satmaya çalışmak tuhaf değil mi? Pazarlama uzmanlarının Türkiye gerçeklerine gözlerini açmalarını ve “Gen Z’nin dilinden konuşalım kanka” diye ortalıkta dolaşırken daha gerçekçi, gençleri destekleyen fikirlere kucak açmalarını öneriyoruz. 

Çin astrolojisinde Tavşan Yılı olan 2023 “Umudun Yılı” olarak tanımlanıyor. Yani hâlâ umut var. Bekleyip göreceğiz. Yılın ilk yarısı seçim ekonomisi odaklı geçecek. Yatay bir seyir bekliyorum. İkinci yarının nelere gebe olduğunu kestirmek güç. Cumhuriyet’in 100. yılında Türkiye’nin nasıl bir cumhuriyet olacağına yeniden karar verecek olması tuhaf bir tesadüf olmasa gerek. M. Kemal Atatürk’ün şu sözünü yeniden hatırlayarak bitirelim: “Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”

 

 

;