Ezberbozacısı-Peter Pan’e Mektuplar-4

Ezberbozacısı

Oğuzhan Akay

Peter Pan’e mektuplar-4

Bana konvansiyonel reklamcılık deme!

Duydum ki, ‘Bana dijital deme’ yazıma tepkiler gelmiş. Ne güzel! Bu, sektörümüzün okuma oranının yükseldiğini gösterir. Şimdi

ortada tartışılacak birçok konu varken, tepki gösterilmesi, en azından bazı organlarımızın çalıştığını gösteriyor. Umarım bu beyinlerimizdir. Ve umarım, konvansiyonel ya da klasik reklamcılığın bittiğini söyleyenler, televizyon izlemiyordur! Ürettikleri viral işlerin; sosyal mecranın dehlizlerine giren yüzbinlerce videonun, tweet’in, Facebook, Forsquare, Google + mesajlarının  arasından nasıl sıyrılacaklarının hesabını yapıyorlardır! Yapıyorlar mıdır?

The Cup’ta sunum yapan creative director’ler, kampanyalarının nasıl ‘tık’landığını anlatmışlardı. Ama bu ‘tık’lar markaların satışına çok şey katmıyordu.  Neden, biliyor musunuz? Çünkü sosyal mecrada, herhangi bir kullanıcı kadar hükmü var markaların. Fazlası değil! Yani herkes eşit. Oysa klasik dediğimiz mecrada hala hükmünü sürdüren şudur: Oraya sadece ünlüler ya da ünlü olabilecekler çıkar.  Parası olan, yeteneği olan ama bunu göstermesine izin verilen konuşur. Türkiye’de markalar için itibarın yolu, TV’den geçer. Almanya’da ise kaliteden. O kalite, itibarını böyle peydahlar. İster klasik, ister dijital, ister mobil mecrada. Her neredeyse, kendisini belli eder. O yüzden, bilmediğiniz mecralara dalarken, yanınızda rehber bulundurun. Bunu da henüz çoğunda fikir adamlarını barındırmayan ya da barındıramayan dijital ajanslarda değil, bu sektörü kuran ve geliştiren, özellikle de idealist, bağımsız  ajanslarda bulacaksınız. Onların o ana kadar bu işi yapıp yapmaması da önemli değil. Çünkü, araba kullanmak için, motoru söküp takmak gerekmez. Reklamcı dinler, araştırır, öğrenir, çözüm bulur ve bunu iletişime yansıtır. Yani siz fikrin peşinde koşun.

Ajansların ne olduğunu böyle sorgulayın. Fikir adamınız, adamlarınız var mı? diye sorun ajanslara.

Bizi juniorlarla mı senior adamlarla mı, patron düzeyinde mi, dıdının dıdısı olarak mı? ağırlayacaksınız deyin.

Bağımsız ajanslar deyip duruyorum. Çünkü büyük ajanslarda büyük işler yapmış ve kendini kanıtlamış adamlar bu ajanslarda artık. Büyük dediğiniz yerlerde ise işi ve süreçlerini tümüyle kavrayamayan ve henüz ego sorunlarıyla başa çıkılamayan kişiler var. Bunlar da iş yapım süreçlerinde işlerin daha maliyetli olmasına yol açacak her ne varsa iyi niyetle yapıyorlar.

Sözgelimi, bir film yapılıyorsa filmin kurgusu bittikten sonra çekim mekanını sorgulayabiliyorlar☺ Sanki hiç PPM yapılmamış gibi...

Sonuçta kimsenin alınmasına gerek yok kısacası. Yarası olan gocunur.

Sektörde dijital ajans olarak da fikir bulan bulan ajanslarımız, az da olsa var.

Onlar da sonuçta, bu ikiliğin sona ereceğini biliyorlar. Aslolan bilgi ve iş yapış becerisi ve fikir.

Ne konvansiyonel, ne dijital. Sen fikri al! Mümkünse 360 derece olsun☺

 

;