Irak’ta reklam – pazarlama ne durumda?

Irak pazarını tanıyalım.

Farklı etnik, dini ve mezhebi bileşenlerin meydana getirdiği zengin bir toplumsal yapısı olan Irak, 40 milyona yakın bir nüfusa sahip. Resmi olmayan verilere göre nüfusun %75-80’i Arap, %15-20’si Kürt. Türkmenler, Keldani ve Süryaniler %5-7.

IKBY’nin başkenti olan Erbil, kozmopolit bir metropol kenti. Ekonomisi petrol sanayisi üzerine kurulu olsa da son zamanlarda geniş ölçekli inşaat projeleriyle dikkat çekmekte. Çok sayıda gökdelen, yüksek binalar, yaşam alanları, yenilenen Erbil Kalesi ve dünyanın en geniş ölçekli alışveriş merkezleriyle dünyadan önemli bir iş gücünü çekiyor. Divan Otel şehrin sembolü olmuş durumda. AVM’lerde büyük çoğunluğu Türk markaları oluşturuyor. Mali sistemi bulunmayan Erbil’de bankacılık gelişmemiş, ticaret Irak Dinarı veya Amerikan Dolarıyla nakit para üzerinden dönüyor. Orta Doğu’da en pahalı kentler sıralamasında yükseklerde.

Düz arazide kurulmuş olan Erbil’in yakıcı sıcağına karşın Süleymaniye dağlık arazi ile çevrili. Erbil daha muhafazakar bir profil çizerken, Süleymaniye’nin nispeten daha rahat olduğu söylenebilir. Erbil’de Türkiye sevilirken, Süleymaniye İran etkisinde. Yani Irak’ta iş yapmak isterseniz merkeziniz Erbil olmak durumunda. Irak’ta ana pazarı oluşturan Arapların çoğunlukla yaşadığı güneyi (Bağdat, Basra) pek güvenli değil. Ama Erbil’den tüm operasyonu yönetmek mümkün. Zira Irak, Türkiye’nin Orta Doğu ve Körfez bölgesindeki en büyük ticaret partneri. Duhok, Erbil, Süleymaniye’de güvenlik sorunu hiç yok. 

IKBY’den kapıda aldığınız 1 aylık vizeyi Merkezi Hükümet’in tanımaması büyük sorun. Yani bu vizeyle güneye gitmeniz imkansız. 

Marketlerde yumurtadan süte, pirinçten salçaya, deterjandan kozmetiğe birçok tüketim ürünü Türkiye veya İran menşeili. Zengin muhitlerde Avrupalı markalar da yerlerini almışlar. Tüketimin ithalata bağımlı olması fiyatları etkilemiş. Kur sabit ancak fiyatlar pahalı. Bununla birlikte KDV ve ÖTV gibi vergiler bulunmadığından özellikle otomotiv ve elektronikte fiyatlar çok cazip.  

Peki Irak’ta bu kadar çok iş yapan Türk markası varken, ülkeler arasındaki ticaret hacmi bu kadar büyükken “reklam – pazarlama” ne durumda? 

Marketlerden söz etmişken bazı markalarımızın üzerinde tek kelime Arapça veya Kürtçe ifade yazmadan aynı Türkiye’deki ambalajlarıyla orada var olmaya çalışmalarını “ilgisizlik ve özensizlikle” açıklayabiliriz ancak. Raf uygulamaları zayıf, shopper çalışması ender. Bu alanda Gaziantep, Adana ve Mersin merkezli firmalarımız çok daha atak ve başarılı. Bununla birlikte alıcısı hazır olan katma değerli “premium” ürünler konusunda eksiklik var. 

Çizgi üstü tarafta, çoğunluk Türkiye’de yaptığı işlerin Arapça ve Kürtçe dublajlarıyla medyada var olmaya çalışıyor. Tabii ki aşırı yetersiz ve bölge halkına ulaşmayan, markayla bağ kurmalarını sağlayamayacak işler bunlar. Yerelde ise böyle bir yetkinlik yok. 100’e yakın TV kanalı var. Kanallar şirketlere medya satın almayla birlikte, reklam çekimlerini de üstlenerek bu alanı kapatmaya çalışıyor. Bu elbette bizim bildiğimiz “reklam” ile aynı kaliteye gelemiyor. Kreatif yok, yaratıcılık yok, doğru düzgün yönetmen yok. 

Ama Come to Movida var!

Come to Movida, Irak pazarının en büyük oyuncularından Zer Group’un reklam ajansı olma tecrübesiyle bölgeyi, marketleri, insanları, tüketim alışkanlıklarını en iyi bilen tek Türkiye ajansı. Bölgeye yaptığımız ziyaretlerle bu bilgiyi daha da taçlandırdık. Biri Erbil, diğeri Süleymaniye merkezli, Irak’ın en iyi iki prodüksiyon şirketi ile ortak çalışmalar yürütüyoruz.
Bunlar elbette medya satın alma da yapıyor. Onlarda eksik olan kreatif süreci biz yürütüyoruz. Prodüksiyonu yerel olarak orada gerçekleştiriyor, uzaktan gazel okumuyoruz. Yerelde halkla bağ kuracak bir yaratıcılık sergiliyoruz. Yönetmenlerimizi Türkiye’den götürüyoruz. İşlerimiz doğru bir Arapça ve Sorani ile hayat buluyor. Sosyal medya tarafında da doğru içeriklerle doğru kitleyi buluşturuyoruz. Dijitalde kat edecek çok yol olduğunu belirtmek gerek.    

;