Ezberbozacısı-Peter Pan’e Mektuplar-6

Ezberbozacısı

Oğuzhan Akay

Peter Pan’a mektuplar- 6

 

Bu yaz reklamlara faşizm geliyormuş meğer☺

Gelmeyecek korkmayın!

Hemen sallamak ne kadar kolay değil mi? Erkeklere yönelik şampuan reklamı yaptığı için... Oysa başkaları yaparken ne kadar rahattık. Aman bizden uzak ya. İskeletleri öpüştürür, istediğini orgazmla buluşturur. Kadınları erkeklerin peşinden koşturur. Saçlarını okşatır. Ya da dünyayı bir anda muhalifçe güzelleştirir. Oh oh! Buzz reklamcılığı başkası yapınca ala, biz yaparsak mualla. Ya da muallak. Boşlukta...? Zihinlerin anlamadığı şudur. Artık ironi, espri nedir, kafalarda kalmamış.

Gülmemiz gereken her şeyi de çok ciddiye alıyoruz. İşte tehlike bu. Esprisini yitiren bir ülkenin hayat damarları kurur. Reklamverenle ajans anlaşmış ve bir kampanya yapmış, size ne? Beğenmediyseniz satın almaz ve pazarda ürünü cezalandırırsınız. Erkeklerin kadın kılığına girmesi sizi irrite mi ediyor? Etmesin, Hollywood’da bu hep vardı, ta Tony Curtis zamanlarından beri. Ve gerçek: reklamla politika farklıdır. Reklam sorgulatır. O yüzden sorguluyorsunuz. Ne mutlu.Yaşadığımız dünyada iletişimde o kadar çok kadın kullanan, kadınların erkeğe dönüştüğü o kadar kampanya var ki. Onlar yapınca cinsiyet ayrımcılığı yok. Kadınlar da rahatsız değil, size ne oluyor? Yoksa yoksa, oyun şu mu? Çeşitli reklam denetleme kurullarının yaptığını, sektörün özdenetim kuruluna da dayatmak, kararlarını onatmak mı?

Pardon, o olmayacak.

Bağımsız Türk ajanslarını silmek de kolay olmayacak. Etliye sütlüye bulaşmayan, sahte mutluluklar kurarak markaları başarıya yönelten, korunaklı ajanslar mı istiyorsunuz! Çok uluslu, kazandığını yurt dışına çıkaran, tek kuruşunu bu sektörün gelişmesine harcamayan dev şileplere gidin!

Biz cesur, ajansına sonuna kadar inanan, fikrine, sözüne, görseline karışmayan, briefini denetleyen reklamverenler istiyoruz. Ha, böylesi de Anadolu’da kaplanlar gibi yetişiyor, siz farkına varmasınız da... Ezberler bozuluyor, bozulacak. Reklam yapıyorsan, karşılığını almalısın, alacaksın. Tersi de şöyle:

Roma Ticaret Hukuku, yıllar önce şunu  demiş: Yapacaksan vereceksin. Yani bir iş yaptırıyorsan, karşılığını ödeyeceksin. Şileplerin ucuzcu alt kamaralarına itilerek hizmet almaya razı olmayacaksın. Komisyonsa komisyon, fee ise fee karlığını ödeyeceksin. Bedava fikir yok beyaz kürkler! Çünkü bizim fabrikamız fikir üretir. Bu da farkedilmeyi içerir. Çünkü bir markanın, marka olma aşamasındaki ilk basamak farkındalıktır. İkincisi uygunluktur. Üçüncüsü itibardır. Dördüncüsü de tanınırlık yani şöhrettir. Marka olmaktır. Ha, nefesin yetmeyecekse, tavşan olma, atletizm yarışındaki gibi. Sürdürebilir tanıtım yap. Paran boşa gitmesin. Paran çok da değilse dikkat çek. Erkek işi mi?

Kaba komedi diye bir şey duymadınız mı?

İroniden, humour’dan nasibi olmayana söyleyecek laf kalmadı.

Erkek olmak sorgulanıyor sadece o reklamda ironiyle. Erkeksen erkek şampuanı kullan diyorlar.  Ben gülüyorum hepsine. Sen de gül... Başka yerde bulamadıklarını reklamda arama. Reklam hayatı düzeltmez belki ama hayalleri çoğaltır. Kişisel yaratıcılığı destekler. Umut verir.

Diyeceksin ki Peter kim? Sen kimsin? Peter ol beter olma. Ben senin gibi uçmayı hatırlamak isteyenlerden biriyim.

Bağımsız Türk ajanslarının yaratıcılığını bitirme hareketine katılma.

Kafanı kaldır!

Faşizm nasıl büyür biliyor musun toplumda? Sana bir yasak geldiğinde sen de bir yasak koyarsın kendine. Böylece idare edebileceğini sanırsın.

Sonunda sıra sana da gelir. Yasakların büyür. Kendinle çelişe çelişe yok olursun.

Faşizmin kitle ruhu anlayışı adlı kitabı oku. Willhelm Reich yazmıştı.

Bunları anlatır.  İçindeki faşisti uyandırma, ne evinde, ne işinde. Ne de bu ülkede. Bir reklam sloganını uyarlayarak bitirelim yazıyı: İyilik de reklamın özünde var.

 

;